TOPLUMDA İYİ KÖTÜ KAVRAMI
Öyle bir toplum haline geldik ki normal olması gereken, insan olduğumuz için sahip olmamız ve uygulamamız gereken davranışları yapanlar toplumda iyi ve üstün insanlar olarak değerlendirilmeye başlandı.
Ne kadar iyi biri, hayvanlara kötülük yapmıyor ; insanın yaşayan hiçbir canlıya bilerek ve isteyerek zarar verme hakkı zaten yoktur.
Ne kadar iyi kalpli, bitkilere zarar vermiyor ; Normal, sağlıklı ruh yapısına sahip bir insan neden diğer canlılara zarar vermek istesin ki?
Ne kadar iyi yürekli biri insanların fiziksel özellikleriyle ya da engelleriyle alay etmiyor ;
Dünya üzerinde şu fiziksel yapıda olanlar normaldir, şu fiziksel yapıda olanlar normal değildir diye bir kavram yoktur. Bu kavramları toplumlar oluştururlar.
Eğer doğuştan bütün çocuklar net görmeyerek doğsaydı ve belirli bir yaşa kadar gözlük kullansaydı belki de kullanmayanlar bize farklı gelecekti, ya da bütün insanlar belirli bir kilonun üzerinde olsaydı çok zayıflar bize farklı gelecekti, ya da bütün insanlar vücut yada yüzlerinde bir engel yada kusurla doğsaydı bize farklı gelmeyeceklerdi, yada yöresel fiziksel özellikleri benzer olan insanlar başka yörelerdeki insanlarla hiç karşılaşmasaydı kendi fiziksel özellikleri onlar için olması gereken şeklinde algılanacaktı ( örneğin Karadenizliler ya da asyalılar gibi). İnsanların farklılıkları tamamen görecelidir. Beyaz tenli insanlara siyah tenli insanların farklı gelmesi sadece zamanında oluşturulan toplu algıdan doğmuştur, ya da sadece sarışın mavi gözlü asil dedikleri ırkın çoğalmasını istemeleri bunun algısını topluma kabul ettirebilecek kadar zeki bir lider tarafından oluşturulmuştur. Kalıpları, algıları, toplumlar, hatta büyük toplulukları etkileyebilecek kadar zeki, etkileme yeteneği yüksek liderler oluştururlar ve bu kalıplar zincirleme bir reaksiyon gibi babadan oğula geçer gibi yüzyıllar boyu süre gelebilirler.
Normal insan olmanın gerekleri olup maalesef toplumumuzdaki birçok değer kaybedilmeye başlandığı için artık insanlar tarafından iyi insan olarak değerlendirilen davranışlar nelerdir? Neden kötü olunur?
Bizimle aynı imkanlara sahip olamayan insanlara maddi manevi yardım edebilmek, bizden çok daha korumasız ve kötü yaşam şartlarına sahip canlılar olan hayvanları sevmek, korumak, asla incitmemek, hiçbir insanı gerek fiziksel özellikleri, gerek zekasal özellikleri gerekse engelleri yüzünden rencide etmemek, alay etmemek, farklı görmemek, bize hiçbir zararı olmayan bitkilere bilerek ve isteyerek zarar vermemek, kendi cinsine, karşı cinse, gerek kendi gerek çevredeki çocuklara asla zarar verici herhangi bir davranış ve sözde bulunmamak, bize verilen dünyamızı elimizden geldiğince korumaya çalışmak, bu konuda kendimize düşen görevleri yerine getirmek,
Peki bunlar insan olmanın normal kuralları, peki bunun tam tersini düşünen ve uygulayan insanlar?
Sözlü yada davranışlarla herhangi bir canlıya yada bir eşyaya zarar verme teşebbüsünde bulunan kişiler mutlaka bir psikolojik sorunla karşı karşıyadır . Öfke kontrol problemi vardır ve öfkelendiği zaman kendini kontrol edemiyordur, ya da narsistik kişilik bozukluğu vardır ve ben merkezli olması empati yapmasını, karşısındaki insanın duygu ve düşüncelerine önem vermesini engelliyordur, bipolar bozukluğu manik ataklarda öfke ve saldırganlığa neden olabiliyordur, ya da olmayan tehlikenin geleceğini düşünen ve bunun karşığında kendince tedbir alıp önce davranan bir şizofren.
Uzun seneler belki çocukluğundan beri şiddet görmüş, tacize uğramış ve bunun sonucunda travma sonrası stres bozukluğu yaşayan biri. Çocukluğundan beri çevresindeki kişilerin şiddet içeren davranışlarını görmüş, kişiliği bu yönde sağlıksız gelişmiş, hayvanlara, arkadaşlarına, bitki ve eşyalara zarar veren bir çocuk.
Bu sonuçlar bize gösteriyor ki toplumumuzda psikolojik rahatsızlıklar çoğaldıkça, çocukların içinde bulundukları aile ortamı da her geçen gün bozulmaya başlamıştır. Bir çocuğun kişiliğinin 7-8 yaşlarında şekillendiğini düşünürsek, içinde bulunduğu aile ortamının ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Bu zincirleme bir reaksiyondur, sağlıklı olmayan aile ortamında yetişen çocuğun kişiliği sağlıklı gelişmeyecek ve daha sonra yetişkin olduğunda kuracağı aile ortamı da sağlıklı olamayacak, kendi çocukları da sağlıklı aile ortamında yetişmediği için bu zincirleme bir reaksiyon olarak çoğalarak devam edecektir ki toplumsal olarak baktığımızda olayın ne kadar vahim ve gün geçtikçe çözülmesi daha zor bir hale geldiğini görebiliriz.
Biz yetişkinler, yaşadığımız geçmiş ve şu andaki her tür sıkıntıdan dolayı bozulan psikolojimizi çocuklarımıza yansıtarak bu zincirleme reaksiyonu başlatıyoruz. Ve bu durumun gerilemesinin tek çözümü bizi rahatsız eden yaşam şartlarımızı değiştirmeye çalışmak, bunu yapamıyorsak ruh sağlığımızı korumaya çalışmak, bunu yapamıyorsak çocuklarımızı sağlıklı huzurlu bir ortamda yetiştirmeye çalışmak, kendi kendimize bunu başaramıyorsak mutlaka uzman desteği alıp çocuklarımızı ve dolayısıyla toplumun yavaş yavaş dönüştüğü tahammülsüz, ruh sağlığı bozulmuş, öfkeli, empatisiz, saldırgan insanlardan oluşan bir toplum haline dönüşmesini engellemektir.
Uzm. Klinik Psikolog Pelin ÖZAYDIN