TÜKETİM ÇILGINLIĞI
Çağımızın en büyük sorunlarından biri gereksiz tüketim çılgınlığı. Firmaların ürünlerini daha iyi pazarlayabilmek için sürekli yenilikler yapmaları, kişilerin ihtiyaçlarını ve isteklerini çok iyi takip edip ürünlerde de bu şekilde değişiklikler yapmaları, reklamlarda tüketiciyi çekecek, ürünü ihtiyaç değilse bile istenecek hale getiren taktikler uygulamaları, tüketim çılgınlığının fazlalaşmasına büyük etkendir.
Bazı reklamlarda verilen gizli mesajların psikologlar desteğinde, özellikle bilinçaltına etki edebilmek için hazırlandığı da bilinmektedir.
Ama bu kadar çılgın bir tüketim toplumu olmamızdaki en önemli sebep toplumsal sıkıntılar, toplumun çoğunluğuna etki eden sürü psikolojisidir.
Boş vakitlerini kitap okumak, doğayla ilgilenmek, tiyatro, bale, opera gibi sanatsal etkinlikler yapmak, tarihi yerleri gezmek, sergi ve kültür ağırlıklı etkinliklere katılmak yerine, çocuklarını kirli demir alışveriş arabalarına yatırıp, market market gezen, alışveriş merkezlerinde vakit dolduran bir toplum haline geldik.
Televizyonda en çok reklamın olduğu programlara bakın, asla belgesel ya da kültür ağırlıklı bir programda aşırı reklam yoktur. Ama dizilerde, yarışma programlarında reklamdan programı seyredemezsiniz. Çünkü ürünlerin satılması çok kişiye reklam yapılmasına bağlıdır ve günlük hayatında değişik kültürel ve sanatsal aktiviteleri tercih etmeyen bir toplum, televizyonda da aynı tutumu sergileyecektir ve sergilemektedir.
Maddi sıkıntılar, çevresel sıkıntılar toplumda yaygın bir anksiyete yaratmıştır. Sürekli bir şeylerle mücadele etmek zorunda kalan, maddi manevi birçok zorlukla karşılaşan kişiler zamanla ruh sağlıkları bozuk, anksiyeteli, değişik psikolojik problemleri olan bireylere dönüşmektedir. Özellikle kadınlarda, ruhsal sıkıntıyı, eş ilgisizliğini, aile problemlerini gidermeye çalışmanın en iyi yollarından biri alışveriştir.
Kadın hayatın her döneminde erkeğe göre alışverişi daha çok sevmiştir. Fakat eskiden ülkemizde bu kadar ürün çeşitliliği olmadığı için, tüketim çılgınlığı da bu kadar gündemde değildi. Fakat artık sayısız değişik ürün var ve her geçen gün de bunlara yenileri eklenmektedir. Reklamlarla pekiştirilen bu ürünlere ilgi de sıkıntı toplumunda tüketim çılgınlığına dönüşmektedir.
Maddi durumu yeterli olan da, olmayan da bir şekilde ihtiyaç dışı tüketiyor. Özellikle geliri yeterli olmayan ailelerde, bu aşırı tüketim, aile bütçesine daha çok zarar vereceğinden dolayı, zaten değişik nedenlerden dolayı süregelen huzursuzluk, bir de maddi sıkıntının artmasıyla fazlalaşmaktadır.
Artık internetten de birçok ürünün rahatça alınması, özellikle gençler arasında da aşırı tüketime sebep olmaktadır. Bir çok değişik ürünü bilgisayarda yorulmadan seçmek ve ürünün kapıya kadar gelmesi büyük bir alışveriş rahatlığı sunmaktadır. Bu da özellikle zaten artık bütün vaktini bilgisayarda geçiren, değişik aktivitelere yönelmeyen ve yönlendirilmeyen ergen ve gençlerin daha da çok bilgisayara kitlenmesini sağlamaktadır.
Alışveriş bağımlılığı da aynı alkol, sigara ve madde bağımlılığı gibi kurtulması zor bir bağımlılıktır.
Peki bu tüketim çılgınlığını azaltmak için neler yapabiliriz. Öncelikle yalnızsak tek başımıza, ailemiz ile yaşıyorsak ailecek güzel bir bütçe ve tüketim planlaması yaparak bu işe başlayabiliriz. Haftalık ihtiyaçlarımız belirleyip sonrada hep beraber bu ihtiyaçların gerçekten hangisinin acil olduğuna karar verebiliriz. Sonrada bütçemiz genel zaruri ödemeleri çıkarınca bu ihtiyaçların ne kadarına müsait onu görmeliyiz. Hatta en baştan ufak zarflarla ödemelerimizi ayırmak çok faydalı olacaktır.
Mümkün olduğunca reklam seyretmemek ve çocuklarımıza seyrettirmemek, alışverişe çıktığımızda önce bir çok mağazayı dolaşıp fiyat karşılaştırması yapmadan bir şeyler almamak önemlidir.ayrıca bir şey almadan dolaştığımızda hem alışveriş ihtiyacımız doymaya başlayacak hem de yorulduğumuz için çok fazla ürün alma zamanımız da kalmayacaktır.
Alışverişe çıkmadan önce evde oyalanmak, geç gitmek de kalan zamanın azalması açısından faydalı olacaktır.
Ayrıca bu güne kadar yaptığımız hafta sonu ve boş zaman tercihlerimizi, avm gezmek yerine, kültür gezileri, sanat gezileri, doğa gezileri gibi hem ruhumuza hem cebimize daha faydalı tercihlerle zenginleştirmek de çocuklarımıza örnek olarak onların da boş vakitlerini kişiliklerinin gelişimine daha katkılı aktivitelerle geçirmelerini öğretecek, hem de bize de iyi gelece bizi yaşadığımız monoton düzenden uzaklaştıracaktır.
Uzm. Klinik Psikolog Pelin ÖZAYDIN