Günümüzde çocukların tehlikesizce ve huzurla oyun oynayabilecekleri yer ve mekanlar giderek azalmaktadır. Şehirleşme ve şehir hayatı çocukların oyun alanlarını kısıtlamaktadır. Bunun yanı sıra değişen yaşam tarzı aile hayatını da etkilemektedir. Geleneksel kalabalık aileden çekirdek aile hayatına geçiş de çocukların ilgi ve yönelimlerini etkilemektedir. Daha önceleri bir çocuğun yetişmesinde bir çok kişinin etkili olması söz konusu idi. Çocuk yetiştirmekle ilgili yükü geleneksel aile düzeninde büyük ebeveynler de paylaşmaktaydı. Çocuk oyun çağına geldiğinde ise topunu kolunun altına alıp, bahçede, sokakta, mahallede arkadaşları ve akranları ile oyun oynayarak vakit geçirmekte idi. Evlerin bahçeli olması, yakın yaşlarda akraba çocuklarının olması çocukların güvenle oyun oynamasına imkan sunuyordu. Anne ve babalar çocukları ile yemek saatlerinde ya da yatmadan önceki oturma saatlerinde bir araya geliyorlardı. Enerjisini dışarıda akranları ile harcayan çocuğun anne ve babası ile geçirmesi gereken ekstra zaman dilimine ihtiyacı daha az oluyordu.
Çocuklar bütün enerjilerini oyun oynayarak harcıyor, ailesinden gördüğü ilgi yeterli geliyordu. Bütün bunlar olup biterken çocuklar televizyon seyretmeye pek de ihtiyaç duymamaktaydı. Fakat değişen toplum düzeni ile birlikte eğitimde ve hayatın içinde beklentiler arttı. Çocukların okullarda eğitim süresi artmış ve yaşıtlarıyla ilişkileri okul öncesi kurumlara sıkıştırılmıştır. Ekonomik olarak beklentilerin yükselmiş olması, okul ve eğitimde başarının çok fazla ön plana çıkartılması aile içindeki bireylerin farklı alanlara yönelmesine neden oluşturmaktadır. Anne ve babanın yoğun maratonda çalışma hayatının içinde olması, çocukların okul öncesindeki eğitim kurumlarında çok planlı ve kurallı ortamlarda oyun oynaması söz konusudur. Böylece tüm günlerini dışarıda çalışarak geçiren ebeveynler çocukları ile bir araya geldiklerinde ise daha fazla enerji gerektiren oyunlar oynamak zorunda kalmaktadır. Fakat işten yorgun gelen ebeveynlerin çocuklarına ayırabilecekleri zaman dilimi ve çocukları için tasarruf edebilecekleri enerjileri çok düşüktür. Bu durumu yaşayan aile bireylerinin ise daha yoğun ve daha uzun süreli bir birlikteliği, dolayısıyla anne ve babanın daha fazla enerji ve sabır göstermesini gerektirmektedir.
Televizyon, bilgisayar ve internet gibi teknoloji olanakları anne ve babanın oluşturduğu büyük boşluğu doldurmaya başlar. Bu boşluğu doldurmak için çocuklar internet oyunları ve çeşitli paylaşımların gerçekleştiği sosyal medya takipçiliğine yönelmektedirler. Çocuk kendi ebeveynleri ile yeterince vakit geçiremediği ve enerjisini de yaşıtları ile oynayarak harcayamadığı için evde internet ve çeşitli oyun konsollarını kullanmaya teşvik edilir. Bu nedenle de çocuklar daha çok küçük yaşlarda bilgisayar oyunları ve sosyal medya takipçisi olan bireyler olur. Bu durum ailelerin çocukla geçirmesi gereken zaman yükünü azaltır. Fakat zaman içinde ebeveynlerin çocukla olan iletişimi kopabilir. Çocuk ailesi ile yeterince zaman geçiremediği için, zaman geçirebileceği sosyal medyada daha fazla vakit geçirmek ister. Sosyal medyanın gençler ve çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri ve sonuçları her geçen gün artmaktadır. Kendine çok fazla güveni olmayan, çevreleri ile ilişkileri iyi olmayan ve uygun sosyal ortamlar bulamamış bireyler sosyal medya üzerinde kendilerini daha fazla gerçekleştirmeye çalışabilirler. Böyle gençlerin sosyal medya üzerinde oluşan ağın ve bir takım yanlış davranışlar sergileyen grupların içinde yer almaları kaçınılmaz olur. Bu grupların gençler üzerinde büyük etkisi olmaktadır. Özellikle ergenlik döneminde yoğun olarak hissedilen yalnızlık, aileye karşı öfke ve kırgınlık bu çocukları çevrelerinden uzaklaştırmışsa dünyalarına giren farklı gruplar onları daha kolay etkileyebilmektedir.
Sosyal medyanın ve teknolojinin getirdiği yeniliklere engel olmak mümkün değildir. Ancak çocukların ve gençlerin iyi ve doğru bir sosyal medya takipçisi olmaları için ailelerin çocuklara insanca yaşamayı ve paylaşmayı öğretmeleri gerekmektedir. Çocukların tek taraflı iletişim kurmalarına neden olan sosyal medya ve internet oyunları yerine, sosyal açıdan gelişimini destekleyecek etkinliklere yönlendirilmeleri uygun olacaktır.
Klinik Psikolog