Bir özel eğitim sınıfından içeri girdiğinizi düşleyin. Çocuklarda görülen yaygın gelişimsel bozukluklarla ilgili bir ders alıyorsunuz ve bunun gereği olarak da zaman zaman bu sınıflara uygulama eğitimlerine gidiyorsunuz. Sınıfa girdiğinizde odadaki çocuklardan bazıları ayağa kalkıyor ve çocukları gözlemlemeye başlıyorsunuz. Aralarındaki fiziksel farklılıkları görüyor, Down Sendromunun karakteristik özelliği gözünüze çarpıyor, serebral palsinin belirtisi olan spastik hareketler yapan bir çocuk gözünüze çarpıyor, diğer bir çocuk sizi oturduğu yere çağırıyor, el işaretleriyle bir şeyler anlatıyor. Buraya kadar olanlar çocuklardan bekledikleriniz.
Diğer tarafta bir başka çocuk gözünüze çarpıyor. Bu çocuk bir tablonun önünde duruyor. Yanına gittiğinizde tekrarlayan el hareketlerini ve sisli bakışlarını fark ediyorsunuz. Onunla tablo hakkında konuşmak istediğinizde sizin varlığınızı fark etmediğini, gülümsemeye devam edip sallandığını ve zevkle yaptığı el hareketlerine devam ettiğini görüyorsunuz. Öğretmen sınıfa girdiğinde tablonun öndeki çocuğu soruyorsunuz. Ve öğretmen de onun bir otistik olduğunu söylüyor.
Otizm, bireyin dış dünyanın gerçeklerinden uzaklaşıp kendine has bir iç dünya yaratması durumudur. Çevresinde olup bitenlere ilgisiz görünümdedir. Kalabalık bir ortama girdiklerinde sanki boş bir odaya girmiş gibidirler. Oradakilerle ilişki kurmaz, göz temasına girmez, insanları algılamadığı izlenimi verirler.
KLİNİK BELİRTİLER:
Toplumla etkileşim kurmada kullanılan el kol hareketlerinde, vücut konumu almada, takınılan yüz ifadesinde, göz teması kurmada bozulmaların olması, yaşıtlarına uygun iletişim geliştirememe, toplumsal yada duygusal karşılık verememe, dil gelişiminde gecikme ya da hiç gelişmemesi, yineleyici bir dil kullanması, sınırlı ilgi örüntüsü, yineleyici, basmakalıp, törensel motor hareketler sayılabilir.
BAŞLANGIÇ VE YAYGINLIK:
30 aydan önce başlar. Genel populasyonda görülme olasılığı 10000’de 4-5 oranındadır. Erkeklerde görülme olasılığı kızlara göre 3 kat fazladır. % 16’sında Fragile X sendromu görülür.
OLUŞ NEDENLERİ:
Uzun yıllar otizmin bebeklik çağındaki anne-çocuk ilişkisindeki bozukluktan kaynaklandığı görüşü ağır basmış olsa da son yıllarda yapılan araştırmalar bu bilgiyi doğrulamamaktadır. Biyolojik yönüne ilişkin kesin bilgiler de olmamakla birlikte otizmin biyolojik yönünün olduğunu gösteren birçok neden bulunmaktadır. Tüm bu yoğun çalışmalara karşın, otizm henüz gizemini korumaktadır.
OTİZMİN TEDAVİSİ:
Son yıllarda otizmin tedavisinde gelişen ve değişen görüşlerin de etkisiyle önemli gelişmeler oluştur. Tedavide en etkin yöntem model alma ve edimsel koşulama süreçlerine dayanmaktadır. Son yıllarda yaygınlaşan özel eğitim merkezleriyle birlikte davranışçı yaklaşımla otistik çocukların sosyal ilişkilere anlamlı bir şekilde var olmalarına yardımcı olmaktadır. Doğrudan doğruya otizm üzerinde etkili olan bir ilaç olmasa bile çocukların seratonin düzeylerini düşüren ilaçlar umut vericidir.
Kaynaklar:
Davisov G (2004) Anormal Psikoloji. Ankara.
Öztürk O (2004) Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. Ankara.
Psk. Erdoğan BULUT