Alt ıslatma hangi periyotlar halinde olursa psikolojik bir probleme işaret eder?
Bir çocuğun 5-6 yaşını geçmiş olmasına rağmen gece uykuda yatağını ıslatması, tıp dilinde ‘enurezis’, halk dilinde ise ‘yatak ıslatma’ veya ‘alt ıslatma’ olarak adlandırılır. Yatak ıslatma, insanlık tarihinde kayıtları bulunan en eski sağlık problemlerinden biridir. Alt ıslatma biyolojik bir neden olmaksızın ( genetik yatkınlık, psikomotor gelişimde gerilik, hormonal faktörler ve derin uyku) gündüz ve gece düzenli devam ediyorsa ve buna büyüğünü tutamamak da eşlik ediyorsa çocuğun duygusal bir probleminin olduğu düşünülmelidir.
Sebepleri nelerdir?? Hangi ebeveyn tutumu buna sebep olur?
Çocuk, tam da sıkışmış, zorda kalmış ve idrar yolu tam da dolu olduğu bir sırada rahatlamak için bırakır kendini. Ve bu sırada da haz alır ve rahatlar. Birçok çocuk vardır ki, bu rahatlama anında anne babasının karşısına geçer ve onların yanında altını ıslatır. Madem ki, alt ıslatmak bir haz ve keyif verici bir durumdur, o halde anneler bilmelidir ki, tuvalet alışkanlığı kazandırmaya çalışılan bir çocuktan aslında istenilen şey, bu hazzın elinden alınmasıdır. Bu nedenle, çocuklar altını ıslatırken aldıkları haz karşısında anne babalarının neden kızdığını, neden hemen telaşa kapıldığını anlamakta zorluk çekerler. İşte bu nedenle, çocuklarda tuvalet alışkanlığı başlayabilmesinin temel şartlarından biri, çocuğun bu haz duygusunu terk edebilecek bir yaşta olması gerekir.
Bu yaş ise, çocuktan çocuğa fark etmekle birlikte yaklaşık 18 – 24 ay arasında değişmektedir. Bununla birlikte, çocuğun tuvalet alışkanlığına başlayabilmesi için, idrar yollarındaki kaslarının yeterli olgunluğa ulaşmış olması gerekir ki çocuk bu kasları kontrol edebiliyor olsun. Bunun için de yaş aralığı yine 18 – 24 ay diyebiliriz.
Bununla birlikte araştırmalar gece ve gündüz alt ıslatmalarının farklı nedenlerinin olduğunu göstermektedir. Gündüz çocuğun oyun ve tembellik sebebi ile idrarını son ana kadar tutup bir anda bırakması, gece ise uyku derinliği ve mesane kapasitesi alt ıslatma nedenleri arasındadır.
Bir çok anne baba bize şu şikayetle gelir: “bu çocuk inadından tuvaletini söylemiyor”, “gözümüzün içine baka baka tuvaletini bırakıyor bizi üzmek istiyor” Gibi düşüncelere sahip anne babalar çocuğu azarlar, yargılar, suçlar, korkutur, kimi zaman da ceza verir. Oysa çocukların çoğu bunu bilinçli olarak yapmazlar. Çocuğun bilerek altını ıslattığını düşünsek dahi, bunun psikoloji dilinde bir anlamı vardır.
Çocuk altını ıslatarak dikkatinizi kendi üzerine çekmekte, vücut diliyle ruh sağlığının tehlikede olduğunu haber vermektedir. Kendi evinde her gece yatağını ıslatan çocuklardan bazıları misafir evinde ve otelde altlarını ıslatmazlar. Bunu gören anne ‘Neden?’ sorusuna cevap arayacağı yerde; ‘Demek bütün eziyetin bana ha!’ diyerek çocuğa yüklenir.
Çocuk, vücudundaki kasların bir kısmını kendi iradesiyle denetleyebilir, ancak bir kısmı iradesi dışında hareket eder. Kaygı, gerginlik, korku, güvensizlik ve benzeri duygusal bir problem yaşadığında vücudunda bazı kaslar harekete geçtiği gibi idrar torbasını meydana getiren kaslar da harekete geçebilir ve altını ıslatma meydana gelir.
Aşırı korku ve panik durumunda özgüven eksikliği olan bazı yetişkinlerin bile, altını ıslattıkları görülmektedir. Gerçek bu iken, tuvalet eğitimini yeni almış çocuklar mesane kasları üzerinde yeterince kontrol sağlayamadıkları için korku ve endişe durumunda altlarını ıslatmaları yadırganmamalıdır.
Çözüm için neler yapılmalı?
Tuvalet eğitimi en başından sabır ve hoşgörü ile ilerlerse fizyolojik bir sebep olmaksızın psikolojik bir problem olarak ortaya çıkması da engellenmiş olur. Aksi takdirde yanlış tuvalet eğitimi ile çocuğunuzun tuvaletini tutması ve aynı zamanda cinselliği ile ilgili de problem yaşamasına neden olabilirsiniz.
Başkalarına bu durumdan bahsetmek, alay konusu yapmak, aşağılamak çocuğu yerli yersiz herkesin içerisinde bu konu ile ilgili suçlamak çocuğunuzun özgüvenine ciddi anlamda zarar verebilir. Bu konuda hassas davranılmalı.
Yapılan en büyük hatalardan birisi de altını ıslatan çocuğun anne tarafından cinsel organına zarar vermekle tehdit edilmesi, ya da çocuğun pis kıyafetlerle bekletilerek cezalandırılmasıdır. Bu durum çocukta aşağılık duygusuna kapılmasına neden olabilir.
Hiç su içirmemek ve gece rastgele saatlerde çocuğu uyandırmak, hastalığı tedavi etmez, sadece yatağın o gecelerde kuru kalmasını sağlar. Bunun yerine ödüllendirme, teşvik, motivasyon ile çocuğa destek olunmalıdır. Aynı zamanda idrar yapma sıklığı ve atılan idrar miktarı birkaç gün izlenerek bir baz elde edilir. Bunun için çocuğun, küçük bir plastik kaba idrarını yapması ve ailesinin bunu iki üç gün süreyle ölçmesi ve sıklığını kayıt etmesi istenir.
Çocuktan gündüz idrarını yaparken birçok defa aniden kesmesi ve tekrar yapması istenir. Bu egzersiz çocuğun idrar kontrolünü sağlayan yöntemlerdendir. Daha çok 9 yaş üstü çocuklarda bu yöntem uygulanabilir.
Unutulmaması gereken bir şey var ki; çocuğunuzun olumsuz davranışını olumsuz tepki vererek önlemiş olmazsınız, bu durum olumsuz davranışı pekiştirir. Bunun yerine öncelikle bu durumun nedenini anlayıp problemin ana kaynağına yönelik bir çözüm geliştirmelisiniz. Sebebi ne olursa olsun, anne babalar altını ıslatan çocuğa baskı yapmamalı, cezadan ve suçlayıcı tutumdan uzak durmalıdır. Bu tür baskıcı tutumlar problemi artırmaktan başka bir işe yaramaz. İlgi, sabır, anlayış ve tedavi eden uzman ile aile ve çocuk arasındaki işbirliği başarının püf noktasıdır.