Bir aktivitenin “oyun” olup olmadığına karar vermek çoğumuza kolay gelir, ancak “oyun”un ne olduğunu tanımlamak pek de kolay değildir. Bilimsel kaynaklarda oyun işlevsel, alışılmamış, tekrar tekrar yapılabilen ve kendiliğinden ortaya çıkabilen spontane aktiviteler olarak tanımlanır ve üç ana kategoriye ayrılır; bunlar tek kişi oynanan oyun, objeler ile oynanan oyun ve sosyal oyundur. Özellikle sosyal, yani birden çok bireyin dahil olduğu oyun, bireyin sosyal-bilişsel gelişimine olan katkısı ile oyun alanında yapılan pek çok araştırmanın ilgi odağı olmuştur.
Çocukların beyni oyun sırasında aktif ve verimli bir öğrenme ve öğrendiklerini dışavurma süreci içerisindedir. Gelişmekte olan zihinsel fonksiyonları ve beraberinde gelen pek çok becerilerini oyun yoluyla pratik ederek geliştirirler. Dolayısıyla sağlıklı çocuk gelişiminde oyun oynamanın kritik bir rolü vardır. Sadece çocukların değil, memeli hayvan yavrularının hayatlarında da oyunun yaşamsal bir değeri olduğunu ortaya koyan pek çok araştırma bulunur. Örneğin bazı memeli hayvanların oyun sırasında geliştirdikleri beceriler sayesinde hayatta kalma şanslarının arttığına dair bulgular oyunun evrimsel rolü üzerinde yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Benzer şekilde, yaşıtlarına kıyasla daha çok oyun oynayan çocukların fiziksel, zihinsel ve sosyal açılardan daha iyi gelişim gösterdiği de bilinmektedir. Tüm bu bulgulara bakıldığında çocuğun dünyasında oyun birnevi hayata hazırlık olarak nitelendirilebilir.
OYUN TERAPİSİ NEDİR VE NEDEN İŞE YARAR?
Çocukta stres yaratan, anlamlandırmakta zorlandığı olaylar ve travmatik deneyimlerin etkisi beynin sözel olmayan alanlarına kaydolur ve çocuklar için hali hazırda zor olan sözel ifadeyi daha da zorlaştırırlar. Bu kayıtlar beynin çalışma süreçlerini direkt olarak etkiler ve bu etkileri sözel olarak ifade edemeyen çocuk bunları davranışlarına yansıtır. Örneğin tuvalet eğitimini çoktan tamamlamış bir çocuğun geceleri altına kaçırmaya başlaması anlaşılması pek kolay bir durum değildir. Halbuki bu durumun, çocuğun hayatında varolan, ancak üstesinden gelemediği ve ifade edemediği bir stresi yansıtıyor olması muhtemeldir. Çocuğa bunu yapmaması gerektiği söylemek ya da ödül-ceza sistemi uygulamak gibi çoğu zaman ilk başvurulan yöntemler neredeyse hiçbir zaman sorunu çözmez. Beyin kendini korumaya planlıdır; baş edemediği ve stres yaratan durumlara yönelik bir strateji geliştirmediği sürece kendisini mümkün olan diğer yollarla ifade etmeye devam edecektir. Oyun terapisi, çocuğun anlamlandırmaya ve çözümlemeye ihtiyaç duyduğu, ancak sözel olarak ifade edemediği stresli, zorlayıcı ya da travmatik yaşantıları üzerinde oyun aracılığıyla çalışmasını sağlar ve bu alanlardaki sözel ifade becerisini geliştirmeyi hedefler. Eğer stres kaynağı ya da travmatik deneyimler, çocuğun baş etmeye çalışmaması gereken, aksine yetişkinlerin ortadan kaldırması gereken durumlar ise, terapist çocuğun hayatındaki yetişkinler ile de bu konuda çalışmayı sürdürür.
Diğer pek çok terapi yaklaşımı gibi oyun terapisinin de ana hedefi çocuğun duyguları, düşünceleri ve davranışları arasındaki ilişkiye olan farkındalığını ve bu döngü üzerindeki hakimiyetini arttırmaktır. Bunun olabilmesi için çocuğun iç dünyasını rahatlıkla ortaya koyabileceği bir yerde olduğundan emin olması ve terapiste güven duyması gerekir. Bunu sağlamak için terapist çocuğa karşı koşulsuz kabul, anlayış ve saygı gösterir. Terapistin çocuğun davranışlarına sınır koyması gerektiği zamanlar kısıtlıdır ve genellikle güvenlik ile ilgili durumlardır. Bu rahat ortamı ve güvenli ilişkiyi sağladıktan sonra terapistin işi çocuğun ortaya koyduklarını dikkatle ve özenle takip etmek ve süreci uygun bir şekilde yürütmektir.
Kendi dünyasına ait konularda seçim yapmak, karar vermek ve sorumluluk almak çocukların sadece oyun terapisi sürecinde değil, hayatlarının her alanında sahip olmaları gereken haklardır. Bunları deneyimleyerek büyüyen çocuklar, kendi kararları ve davranışları ile hayatlarına etki edebilecekleri ve yön verebilecekleri fikrini içselleştirerek büyürler. Bunun yanında ebeveynlerinin onlara sadece gerçekten gerekli durumlarda sınır koyacaklarına ve bunu da anlayışlı bir dille yapacaklarına inandıkları için ebeveynleri ile nadiren çatışma yaşarlar. Bunlar çocuğun psikolojik açıdan sağlıklı ve mutlu bir birey olarak büyümesi için vazgeçilemez
NE TÜR OYUN TERAPİLERİ VARDIR?
0-12 yaş aralığındaki her çocuğa ve her duruma uygun bir oyun terapisi metodu vardır. 0-3 yaş aralığında sıklıkla bağlanma odaklı oyun terapileri olan gelişimsel temas ve Theraplay tekniklerini kullanırız. 3-8 yaş aralığında sıkça kullandığımız oyun terapi metodu çocuk merkezli oyun terapisidir. Sanat, kum ve kuklalar ile dışavurumcu oyun terapilerini ise 8 yaş ve üzeri çocuklar ve gençler ile uygularız. Yapılan değerlendirme seanslarının ardından terapistiniz çocuğunuz için en uygun terapi yöntemi ile ilgili sizi bilgilendirir.
Çocuk merkezli oyun sadece bir terapi tekniğini değil, terapistin çocuk ile kurduğu ilişkinin bütününü anlatan bir yaklaşımdır. Çocuk merkezli ilişkide kontrol büyük ölçüde çocuğun elindedir ve belirli sınırlar dahilinde kendisini ilgilendiren bütün kararları çocuk verir. Bu yaklaşımda terapist, çocuk için ya da çocuğa bir şey yapmaktan ziyade, çocuk ile birlikte olur ve çocuğun oyun yoluyla dışavurum sürecini uygun şekilde takip eder ve terapi sürecini yönetir.
Bireysel terapi uygulamalarımızın yanında ebeveynlere de çocuk merkezli oyun terapisinin temellerini öğrettiğimiz programlarımız vardır. Filial Terapi ebeveyn eğitim gruplarımıza katılan ebeveynler bu çocuk merkezli oyun yaklaşımını çocuklarıyla kendi evlerinde uygularlar.
Theraplay® ebeveyn ve çocuk arasındaki güvenli bağlanma üzerinde çalışırken sıkça başvurduğumuz bir yöntemdir. Bağlanmanın yanı sıra dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı almış, travma geçmişi olan, davranış problemleri gösteren ve evlat edinilmiş çocukların terapi süreçlerinde de kuvvetli etki gösterir. Terapi sürecinde terapist çocuğu ve ebeveynini düzenli aralıklarla görerek, çocuğun dört ana alanda (yapı, bağlılık, besleme ve mücadele) gelişimini destekleyen belirli bazı oyunlar oynamaları için onlara rehberlik eder. Theraplay® oyun seansları aktif, canlı ve neşeli oyunlarla doludur. Bu teknikleri deneyimlemiş ailelerin pek çoğu ilişkilerinde daha sıcak, şefkatli ve güvenli bağlar hissetmeye başladıklarını ifade etmişlerdir. Her yaştan insanlar ile uygulanabilen Theraplay® tekniklerini bireysel çalışmaların yanı sıra grup çalışmalarımızda da sıkça kullanmaktayız.
OYUN TERAPİSİ SÜRECİ NASIL İLERLER?
Ebeveynler ilk olarak terapistleri ile çocuklarının gelişimi hakkında detaylı bir görüşme yaparlar. Ardından terapist, çocuk ile psikolojik değerlendirme seansı yaparak aileye geribildirimde bulunur ve sürecin nasıl işleyeceği ile ilgili bilgi verir. Bu süreç yaklaşık 2 seansta tamamlanır. Terapi sürecine başlayan çocuğun bu süreçten tam fayda sağlayabilmesi için ebeveynlerinin ve onu büyüten diğer fertlerin de görüşmelere dahil olması önerilir. Çocuğun terapi süreci boyunca terapist belirli aralıklarla çocuğun ebeveynleri ile terapinin gidişatı ve çocuğun durumu hakkında görüşür. Gerekli gördüğü durumlarda çocuğa bakım veren diğer fertlerle de eğitim ve bilgilendirme seansları uygular. Terapinin süresi ve görüşme sıklığı çocuğun yaşına ve duruma göre değişkenlik gösterir. Terapist kimi durumlarda çocuk ile oyun terapisi yapmak yerine ebeveynler ile belirli aralıklarla görüşerek aile yaşantıları ile ilgili danışmanlık sağlayabilir.
KİMLER OYUN TERAPİSİ UYGULAYABİLİR?
Merkezimizde oyun terapisi, çocuk gelişimi ve psikolojisi alanında uzmanlığını kazanmış, oyun terapisi alanında saygın bir kurumdan (A4PT Amerika Oyun Terapileri Derneği, Theraplay Enstitüsü, vb.) oyun terapistliği eğitimi ve süpervizyonunu tamamlamış ve süpervizyonlarına aralıksız devam eden uzman psikologlar tarafından uygulanmaktadır.