Herkes zaman zaman olumsuz duygu ve düşüncelere kapılır. Bu olumsuzluklarla nasıl baş edildiği ise güven ve korku, umut ve çaresizlik, hakimiyet ve kurbanlık, zafer ve yenilgi arasındaki tarafımızı belirler. Olumsuz duygu ve düşüncelerle baş etmeyi zorlaştıran, bu sebeple de kişiyi ümitsizliğe sürükleyerek çoğunlukla mutsuz hissetmesine neden olan unsurlar şunlar olabilir:
Bu unsurların sürekliliği arttıkça kişinin kendini iyi hissetmesi de zorlaşır. Mutsuzluğun kronikleştiği, neredeyse bir ‘bağımlılık’ olarak adlandırılabileceği durumda bireyler şunları yaşıyor olabilir:
Mutsuzluğa yatkın olan kişiler yaşam kendileri için fazla iyileştiğinde bunu bozmak için sebepler bulabilirler. Kendilerini aynı olumsuz kısır döngünün içine sokmak için farkında olarak ya da olmayarak bir çaba gösterir ve aslında ‘kurban’ rolünde göründükleri alanda kalmayı daha güvenli bulabilirler. Bu nedenle de kişinin yaşamını değiştirmek için yeni adımlar atması zorlaşır, sorunlarla baş etmek için kendini daha da derin bir kaosa sürükleyebilecek davranışlar seçilebilir.
Duygular, içsel dünyada ya da yaşam koşullarında bazı değişikliklerin yapılması gerektiğine dair işaretler olarak görülebilir. Duyguları etkileyen düşünce ve davranışlar, kişinin bunları fark etmeye başlamasıyla yeniden şekillendirilebilir. Olumsuz kalıpların yerine daha olumluların yerleştirilmesiyle de mutlu olmaya doğru adım atmak kolaylaşır. Bu değişimi sağlayabilmek için öncelikle kişinin bu mutsuzluğa neden tutunduğu anlaşılmalıdır.